Yalnızlıktan bir türlü iyileşememekte neden öyle inat ettiğimizi bir anlayabilsek.

Neden mi yazmak? Gecenin ortasında hemde... Türkülerle... 
Neden mi içmek? Düşlerin kıyısında hemde... Geçmişle...
Neden mi neden mi ağlıyorum bilip bilmeden, derdimi eskitmeden neden mi bu kadar çok düşünüyorum...
Yalnızlığımdan...

Ben geceyi sevdiğimi söyledim... Sustu, neden olduğunu biliyordu. Küçük bir kızken ağlayabileceğin en güzel yer yastığın oluyor çoğu zaman, o da geceleri... 
O da severdi geceleri. Onun başka sebepleri vardı ama severdi işte. Sevmek suç mu? Hep yaşlı gözlerime durgun durgun bakar sonra kahkahalar atardı. Anlamazdım. Hayatımın en güzel günleri olduğunu bilmezdim. Düşünemezdim. 
Bir yokluğa yaklaşıyorum. Onunla başlattığım savaşta, onsuz devam ediyorum, kalelerim yıkılmış. Artık ağlamıyorum. Ruhu acı çekermiş her ağlamalarda. GülemiyoruHam ve anlatamıyorum. Hayat küçük bir fare bence ayaklarından zincirli bir fil. O fil ki küçücük fareden tiksiniyor, korkuyor, kaçmaya çalışıyor esir olduğunu bile bile. 
Bu hayata esir olduğumu onun beni terk ettiği gün anladım. Ben onsuzluğa, onun bana bıraktığı hatıralara, dostlara, onsuzluğa, onsuz bu hayata mahkumum. 

Ah benim en güzel derdim. Derdin bile o kadar güzel ki. O kadar güzel canımı acıtıyor ki, vazgeçemiyorum...
En güzel anılarım... En güzel günlerimin beni terk ettiğinden beri 2 yıl olmuş. Ne acı, içki şişelerine bırakmak kendini. 
En sevdiği türkünün ucundan tutup, en sevdiğin içkiyle yokluğunu kutluyorum. Bu gün sesine kavuştuğum son gün. En acısı yüzünün çizgilerini unutmak, sesini unutmuyorum. 

Benimle öleceğin günü bekliyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım...

Sorulur karanlık sebebim. Vurulur mülteci kederim... - Ahmet KAYA

Farz et ki yazdıklarımı anlayabildin. Ya anlayamadıkların? Ya yazıp da sildiklerim? Ya yazamadıklarım?" //Mevlana