''Her başlangıç bir son, hadi yeni bir sona başlayalım! ''
Her sene sonbahar geldiğinde; yazlıklar dolaplara kaldırılıp hırkalar ve çizmelerim meydana çıkınca bana bir haller olur. Hayata dair bütün sorularımı,olurlarımı,olmazlarımı,sonlarımı,başlangıçlarımı bir kenara bırakır takılırım bir yaprağın peşine. Günler günler geçer, kışa yaklaşırım. Yaz boyunca ordan burdan aldığım,topladığım odamın içine eve şerpiştirdiğim her şeyi tek tek eleyip,evi düzenleme çabasına girerim. Yetmez.
Hayatımı didiklemeye başlarım. ''Mutlu muyum?'' ,'' Gerçekten yaşamak istediğim hayat bu mu?, sevgimi paylaşmak istediğim kişiler bu kişiler mi?''
Bir insanı, bir hayatı veya bir işi gerçekten isteyip istemediğimi ölçmek için, kendime biraz absürd sayılabilecek sorular sorarım. ''Bir gün uyandığım da dünyanın sayılı zenginlerinden biri olmuş olsam,yaşadığım hayata yine aynı şekilde mi devam ederim? Yanımda olan,elimi tutan o adam,yine onu mu tercih ederim? Şu an yapmaktan bana mutluluk veren şeyler yine aynı şeyler mi olurdu?''
Cevabım ''EVET'' ise (ki tereddütsüz bu cevabı verdiğim anlarım oldu) o zaman sakinleşirim. Uykusu gözlerinden akan küçük bir bebek misali miskin ve sevgi dolu olurum.
Eğer cevabım ''HAYIR'' ise yırtıcı ve yıkıcı olurum. Telaşlanırım,huzursuzlanırım,paniğe kapılırım. İstemediğim şeyleri yaptığımı anladığımda kaçıp gitmek isterim,dengesizleşirim,gel gitlerim olur. Huzursuzluklarımda boğulurum. Beni çok uzun zamandır tanıyanların aşina olduğu, bir o kadar da iyi tanımayanların hep güler yüzümü tanıyanların şok olduğu fevri çıkışlarım olur.
O yüzdendir tam da ''Sonbahar yakınlarında'' durup durup susmalarım, konuşabilecekken sessizliklerim, gözüme dolan yaşlar,sorulan sorulara verilen baş hareketleri.
Tam da bu zamanlar veririm işte hayatıma dair radikal değişiklikleri. Tam da bu zamanlar hayatımın en yıkıcı ama en güzel noktaları olur.
Sonları severim. Sonların bende yarattığı sarhoşluk halini, kendimle konuşmaları.
Sonların bana sunduğu,hayata kendimi gözleri kapalı atmaya ihtiyacım olduğu zamanlar tam da bu zamanlar işte.
Ve evet, hayatımda aldığım köklü değişikliklerin başındayız yine kendimle. Güzel ve bir o kadar da karmaşık günler bizi bekliyor.
Hoşgeldin Sonbahar, hoşgeldin hayatıma ''İlk''bahar.
Hayatımı didiklemeye başlarım. ''Mutlu muyum?'' ,'' Gerçekten yaşamak istediğim hayat bu mu?, sevgimi paylaşmak istediğim kişiler bu kişiler mi?''
Bir insanı, bir hayatı veya bir işi gerçekten isteyip istemediğimi ölçmek için, kendime biraz absürd sayılabilecek sorular sorarım. ''Bir gün uyandığım da dünyanın sayılı zenginlerinden biri olmuş olsam,yaşadığım hayata yine aynı şekilde mi devam ederim? Yanımda olan,elimi tutan o adam,yine onu mu tercih ederim? Şu an yapmaktan bana mutluluk veren şeyler yine aynı şeyler mi olurdu?''
Cevabım ''EVET'' ise (ki tereddütsüz bu cevabı verdiğim anlarım oldu) o zaman sakinleşirim. Uykusu gözlerinden akan küçük bir bebek misali miskin ve sevgi dolu olurum.
Eğer cevabım ''HAYIR'' ise yırtıcı ve yıkıcı olurum. Telaşlanırım,huzursuzlanırım,paniğe kapılırım. İstemediğim şeyleri yaptığımı anladığımda kaçıp gitmek isterim,dengesizleşirim,gel gitlerim olur. Huzursuzluklarımda boğulurum. Beni çok uzun zamandır tanıyanların aşina olduğu, bir o kadar da iyi tanımayanların hep güler yüzümü tanıyanların şok olduğu fevri çıkışlarım olur.
O yüzdendir tam da ''Sonbahar yakınlarında'' durup durup susmalarım, konuşabilecekken sessizliklerim, gözüme dolan yaşlar,sorulan sorulara verilen baş hareketleri.
Tam da bu zamanlar veririm işte hayatıma dair radikal değişiklikleri. Tam da bu zamanlar hayatımın en yıkıcı ama en güzel noktaları olur.
Sonları severim. Sonların bende yarattığı sarhoşluk halini, kendimle konuşmaları.
Sonların bana sunduğu,hayata kendimi gözleri kapalı atmaya ihtiyacım olduğu zamanlar tam da bu zamanlar işte.
Ve evet, hayatımda aldığım köklü değişikliklerin başındayız yine kendimle. Güzel ve bir o kadar da karmaşık günler bizi bekliyor.
Hoşgeldin Sonbahar, hoşgeldin hayatıma ''İlk''bahar.
Yorumlar
Yorum Gönder