Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yalnızlıktan bir türlü iyileşememekte neden öyle inat ettiğimizi bir anlayabilsek.

Neden mi yazmak? Gecenin ortasında hemde... Türkülerle...  Neden mi içmek? Düşlerin kıyısında hemde... Geçmişle... Neden mi neden mi ağlıyorum bilip bilmeden, derdimi eskitmeden neden mi bu kadar çok düşünüyorum... Yalnızlığımdan... Ben geceyi sevdiğimi söyledim... Sustu, neden olduğunu biliyordu. Küçük bir kızken ağlayabileceğin en güzel yer yastığın oluyor çoğu zaman, o da geceleri...  O da severdi geceleri. Onun başka sebepleri vardı ama severdi işte. Sevmek suç mu? Hep yaşlı gözlerime durgun durgun bakar sonra kahkahalar atardı. Anlamazdım. Hayatımın en güzel günleri olduğunu bilmezdim. Düşünemezdim.  Bir yokluğa yaklaşıyorum. Onunla başlattığım savaşta, onsuz devam ediyorum, kalelerim yıkılmış. Artık ağlamıyorum. Ruhu acı çekermiş her ağlamalarda. GülemiyoruHam ve anlatamıyorum. Hayat küçük bir fare bence ayaklarından zincirli bir fil. O fil ki küçücük fareden tiksiniyor, korkuyor, kaçmaya çalışıyor esir olduğunu bile bile.  Bu hayata esir olduğumu onun ...

Sorulur karanlık sebebim. Vurulur mülteci kederim... - Ahmet KAYA

Yazmak isteyipte bir türlü yazamadığım bir gün. Bu gün kaç sayfayı yedim bitirdim bilemezsiniz. Bazen bir şarkı bir söz ilham olurken bazen kelimeler mıhlanıp yapışır ya dudaklara bu gün tam da o günümdeyim. Anlatıp hatta bağırıp çığlıklar atarak söylemek istediğim o kadar şey var ki. Evet milyonlarca insan arasında yapayalnız kalabildim. Dinleyipte bir türlü derdimi anlatamadığım insanlar tanıdım. Ağladığımda anlaşılabilen bir insan olamadım. Daha doğrusu ben doğru düzgün ağlayamadım bile. Bir çok şey biriktirdim kendi küçük dünyam da bir sürü güzel hayal, çocukluğum, çocuğum, yaşlılığım... Bir insan sevdim. Ve çoğu kez ellerimden kayıp gidişini izledim. Dur demek adetim değildir. Dudaklarım söyleyemez dedim ya, ellerim çaresiz kalır ama gözlerim anlatır. Anlamaz...  Geriye dönüp baktığımda keşke'lerimle pişmanlıklarım arasında kırıntı görmediğim zaman anladım ki artık yüreğim sağlam. Kırılmaz. Sandım, yanıldım. Oysa öyle değilmiş. Dağılmışlığımdanmış kırılmazlığım. Bilemedim. Ö...

Biz iki hırsız arasında kendimizi ifade ederiz. Düne ait üzüntüler ve yarına ait korkular. -George Bernard Shaw

Ölürken bana 'hayatına dair en çok neyi hatırlıyorsun?' diye sorduklarında, hiç düşünmeden cevap verebileceğim tek şey; -korkularım... Hayatımın çoğunu korkarak geçirdim. Çocukken hatırladığım en büyük korkum iğneydi, benim bir parmağım boyutunda ki o iğne benim kabuslarım oluyordu ki, keza hala aynı şey kabuslarım olabiliyor :) Ama buna tatlı korkular diyorum, keşke hayatımda korktuğum tek şey iğne korkum olsa.  Ama insan büyüdükçe korkuları yaşıyla birlikte artıyor. Sevmekten korkuyorsun terkedilmekten korka korka, sevilmekten korkuyorsun sevmemekten korka korka, sahiplenmekten korkuyorsun kaybetmekten korka korka ve ölmekten korkuyorsun sevdiklerini arkanda bıraka bıraka... Küçükken hep hayalini kurduğumuz, büyüyünce şuralara gitcem, şunları yapcam, şunları giycem, keşke bi an önce büyüsem cümleleri, büyüyünce pişmanlıklarla birlikte keşke çocuk olsamlara geliyor. Çünkü insan bazı şeylerle hele ki yaşadığı üzüntülerin tekrarlayacağı korkusuyla hayatını zindan etme d...