Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir çeşmeden su içmeye koşar gibi koşun O'na, çeşme bulsanız da koşmaya zamanınız olmayabilir.

Bir adam tanıdım varlığına yok, yokluğuna var. Nasıl anlatsam yokkende var ama varken yok. Bir adam tanıdım, gönlüne dünyaları sığdırabilen, deseler ki dağ olacaksın, gökyüzünü sever, deseler ki su olacaksın, denizleri sever. Bir adam tanıdım, beni doğuran, bir adam ki eşsizliğiyle, kimlik tanımazlığıyla,günüyle dünüyle her adımıyla beni yaratan. Bir adam ki,yüreğimi dolduran, canımı canından çekip alan, canını canımdan değersiz kılan. Bir kadın yarattım, gözleriyle aşkı tanıtan, günün en güzel halini,sabahıyla dolduran. Elleriyle tüm kötülükleri örten,  kışları yaz eden. Bir kadın ki adamın gökyüzünü sevdiğinden kendisi bulut olan, geceyi kovalayan, güneşi seven. Bir kadınla adam tanıdım ki bir olan, bütün olan. Nefeslerini aynı alıp aynı veren, aynı anda gözlerini yumup aynı anda güne 'merhaba' diyen, Öyle ki ayrı kaldıklarında yemekleri boğazına dizilen, bir lokma ekmeği kendilerine çok gören. Aşklarıyla engellerden geçip yıldızlara erişen. Birlikte ölen. Hayır. Böyle bir ad...

Sevgiyle...

Yürüdüm.. Uzun uzun yürüdüm, nereye varacağımı, kime gittiğimi, nerde olduğumu bilmeden.. Yollar ıslak, gözler ıslak. Okuduğum romanlarda ki en güzel cümleleri seçip söyledim kendime, konuştum yol boyu. Yine bir çözüme varamadım. Dağlar aştım, çöller aştım, nehirler, göller, kayalıklar aştım içimde... Çakılıp kalmam çok vakit almadı. Kırılmışım, hayalimde uçmaya yarayan kanatlarım söküp alınmış benden. Yollar ağladı, ben ağladım.Yollar uzadı.. Ömrüm ufacık tefecik... Koştum içimdeki hayallerime, sonsuzluğuma. Canımın acısı geçmedi. Üzülebilecek ne varsa, her şeye en az bir kere üzüldüm şu hayatımda. Ağlanabilecek ne varsa en az bir kere ağladım hepsine. Küfür etmek gerektiyse ağız dolusu küfür ettim gelmişe geçmişe. Mideme üzüntüden batan iğneler kadar, kelebeklerin uçuştuğunu hissedemedim. Yakarışlara, iç çekişlere ağladığım kadar mutluluktan ağlayamadım.. Durdum... Şehir, yakıp yıkılmış, şehir virane... İçim virane, dışım virane. Satacaksın, anasını da avradını da satıp kaçacak...

''Lan filmde olsa inanmazsın ama gerçek hayatta daha acayip şeyler oluyor.'' Kahvede Oturan Amca

Hayatın bize film gibi geldiği anlar vardır çoğu zaman elbette. Ama şu bir gerçek ki, gerçek hayatta daha garip şeyler oluyor. . Nasıl anlatsam mesela, hayat mucizevi ötesi bir şey. İnsanlar ölüyor ya bir yerde mesela, mesela açlar ya hani, hani savaş var ya, hani çocuklar ölüyor ya, çocuklar ölüyor hani, çocuklar... Nasıl anlatsam size, filmlerde zaman çarçabuk geçiverir mesela ya hayatta öyle mi? Kimisi yetiştiremiyor günleri sevmeye, kimisi doyamıyor sevilmeye, kimisi sadece bir kez görmek için yıllarca bekliyorda bıkmıyor. Mesela filmlerde bir ''o'' yok,olamaz ki imkansız. O kadar sevgi sığmaz ki filme. Mesela, aynı gökyüzünü paylaşamazsın bazen, vaktin azdır, ya sen gelmişsindir o gitmiştir, ya o tam gelecekken sen gitmiş olacaksındır. Yaşayamazsın mesela, hayal gücünü zorlar durursunda, yüzünü hatırlayamazsın mesela. Bir gün dursun istersin mesela hep aynı tarihte, bir gün daha yaşamak istersin bir ömür niyetine. Mesela yapamazsın bunu, hayat içinde nefes alamayac...